ÇOCUKLARIN KORKULARI

Yazar : Sonnur KÖSE ÖZTÜRK, Uzm. Psk. Dan. – Psikodrama, Oyun ve EMDR Terapisti

 

Korku, yaşamın olağan ve doğal bir parçası, kızgınlık, sevinç ya da üzüntü gibi bir duygudur. Korku insanların görünen ve görünmeyen tehlikeler karşısında gösterdikleri en doğal tepkidir. Aslında her korku kendimizi savunmamızı sağlayan bir mekanizmadır ve anlamı vardır. Bulunduğumuz duruma uygun tepki vermemizi, bizi tehdit edici bir durum karşısında kendimizi korumamızı sağlar. Yaşamımızın belirli dönemlerinde ortaya çıkar ve gelişir.

Genellikle yeni olan her şey insanı korkutur. Çocuğun güçsüzlüğü ve bilmediklerinin ne kadar çok olduğu düşünülürse ilk yıllarda korkularının çok olması anlaşılabilir. Çocuk çevresini tanıdıkça, beden gücü ve zihinsel yetenekleri geliştikçe korkuları azalır. Bebek için gürültüler, alışılmamış bir nesne, yabancı bir yüz korkutucu olabilir. Bebek acıkma, susama, altının ıslanması gibi kendi içinden gelen nedenlerle de korku tepkisi gösterebilir. Yabancılardan korkma ve asıl bakımı sağlayan kişiden ayrılma korkusu, çocuklarda aşağı yukarı dokuz aylıkken ortaya çıkar. Doğal olarak, gerçek yaş ve korkunun ölçüsü çocuktan çocuğa biraz farklılık gösterir. Ancak, tüm çocuklar bu korkuları yaşar ve benzer dönemlerde böyle korkuları gösterirler. Çocuklar büyüdükçe, diğer doğal korkular da görülür.

Hayvanlardan, sudan, karanlıktan, hayalet gibi doğaüstü varlıklardan korkma çocukların yürüme çağından itibaren ortaya çıkmaya başlar. Çocuğun gelişmesi sırasında hayvanlar, ateş, yabancılar gibi dış nedenlerden korkması doğaldır, onu birçok tehlikeden korur ve sürekli değildir. Fobiler ise çoğunlukla çocuğun bilinci dışında oluşan, içinden gelen fakat bildiği, düşüncesinden kendini kurtaramadığı şiddetli daha sürekli korkulardır. Tüm çocukların yaşamlarının belirli aşamalarında bazı korku ve fobileri olabilir. Örneğin küçük çocuklar yabancılardan korkmaya başlamalarıyla birlikte annelerinden ayrılma korkusu geliştirirler. Bir süre sonra da çocukların çoğu karanlıktan korkmaya başlar. Küçük çocukların pek çoğu odalarında canavar olduğunu düşler. Ergenlik yıllarında ise sıkılganlık, utangaçlık görülebilir. Bu durum, büyümenin olağan bir parçasıdır. Ancak bazen korku ve endişe çocuk için sorun oluşturmaya başlayan bir noktaya erişebilir. Bu aşırı korkular genellikle geçici ve anlıktır ama bazen öyle sıkıntı vericidir ki anne babalar çaresiz hissedebilmektedirler. Diğer yandan bazı çocuklar yaşıtlarından çok daha fazla korku ve endişe yaşayabilmektedirler.

İki-üç yaş çocukları yüksek seslerden, elektrik süpürgesinden, gök gürültüsünden korkabilirler. Üç-dört yaşlarında bunlara karanlık, dilenci, hırsız, polis v.b. korkular eklenir. Bu yaşlarda anne babadan ayrılmak da korku yaratır, çocuğun panik olmasına neden olabilir. Dört yaşından sonra çocukların korkularında azalma ve somutlaşma görülür. Çocuk köpekten, düşüp yaralanmaktan korkabilir. Altı yaşında çocuğun korkularında artma görülür. Hayalet, cadı, yangın, hırsız v.b. Karyolanın altında biri var diyerek odalarında yatmak istemeyebilirler. İzledikleri filmlerin çok etkisinde kalırlar. Bu yaşlardan sonra genellikle korkularda azalma görülür.

Çocuklar deneyimlerinin ve düşünme yeteneklerinin sınırlı olması nedeniyle, duyduklarını ve gördüklerini gerçekçi olarak değerlendiremezler. Gördükleri ve duydukları şeyleri abartarak, çarpıtarak korkulu sonuçlar çıkarırlar.

Bazen anne babalar ya da akrabalar, bakıcılar korkutmayı disiplin aracı olarak kullanırlar. Bunun sonucunda çeşitli korkular gelişir. Örneğin yemeğini yemeyen çocuğa iğneci geliyor, öcü geliyor gibi şeyler söylerler. Bir diğer korkuyu öğrenme yolu da model almadır. Anne, böcekten köpekten korkuyorsa bunu gözlemleyen çocuğun da bunlardan korkması olasıdır.

Anne babanın çocuğu aşırı koruyucu bir tutumda yetiştirmesi de çocuğun korkular geliştirmesinin nedeni olabilir. Çocuğa sen yapamazsın, sen düşersin şeklinde yaklaşırlar, onlar adına her şeyi yaparlar. Bu çocuklar anne babaları onlara güvenmedikleri için kendilerine güvenmezler ve korkarlar. Zaman zaman annelerin beni üzersen hastalanıp ölürüm, annesiz kalırsın gibi yaklaşımları da çocukta suçluluk ve korkuya neden olabilir.

Aile ve çocuğun elinde olmayan çok çeşitli nedenler korkuya neden olabilir. Bunlar çocuğun yaşantıları ile ilgili korkulardır. Kaza geçirmek, evin soyulması, yangın gibi. Evin dışında da tanık oldukları bazen televizyonda izledikleri kavgalar, yaralanmalar, kazalar, ölümlerde çocukları tedirgin edebilir. Sık sık hastaneye yatan, ameliyat geçiren çocuklarda da korkuların görülmesi doğaldır.

Anne babalar çocuklarına nasıl yardımcı olabilirler:

Çocuğunuzu korktuğu şeyleri anlatması için teşvik edin. Resimden yararlanabilirsiniz. Korkularını çizmesine sonra da anlatmasına yardımcı olabilirsiniz. Çocuğunuzun duygularını kabul ettikten ve paylaşmasına olanak verdikten sonra en önemli adım onu anladığınızı belirtmektir. Ona duygularını geri yansıtabilirsiniz “sen karanlıktan korkuyorsun” gibi. Ona güven vermelisiniz, “ben ve baban hep senin yanında olacağız ve sana destek vereceğiz” gibi.

Çocuğunuzla korkularıyla baş edebilmesinin en iyi yolunun onlardan kaçmamak ve mücadele etmek olduğunu konuşabilirsiniz.

Korktuğu şey hakkında çocuğunuzu bilgilendirebilirsiniz.

Çocuğunuzun korkmasının doğal olduğunu ve geçeceğini ona anlatabilirsiniz. Bunun için kendinizden veya başkalarından örnek verebilirsiniz. “Bu korkuyu hisseden yalnızca sen değilsin, bir sürü çocuk senin yaşında korkar, zamanla geçer.” “Ben de senin yaşındayken karanlıktan korkuyordum, sonra biraz daha büyüdüm ve korkum geçti.” gibi.