ÇOCUKLARDA TERÖR TRAVMASININ ETKİSİ HAFİFLETMEK İÇİN YENİ BİR YÖNTEM

Yazar : Ditsa Alaton, Eğitim Danışmanı – Psikolog 

Tel Aviv Üniversitesi’nden Dr. Michelle Slone, İsrail’deki 10 anaokulunda yaptığı gözlemde, bu okulların dokuzunda, çocukların, Filistin halkının başkaldırısıyla ilgili oyunlar (teröristleri vurur gibi yapmak, otobüsleri havaya uçurmak, v.b) oynadığını tespit etti.Slone’un bu gözlemleri, politik şiddetin çocuk gelişimini açık olarak etkilediği savını onaylar nitelikteydi.

Slone’un, gerçekleştirmiş olduğu iki araştırma, Filistin halkının başkaldırısını yansıtan oyunların,çocuklar üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesini ve çocukların bu durumla baş edebilmeleri için .çeşitli yolların araştırılmasını hedefliyordu.Viyana’daki İsrail-Filistin Konferansı’nda sunduğu araştırmalarda Slone, terör saldırılarına ve politik şiddete maruz kalan çocuklara verilen psikolojik destekte ve başetme stratejilerinde farklı yollar düşünülmesinin gerekliliğini vurguladı.

SLone’a göre, bugün İsrail’de bu konuyu alışılagelmiş şekliyle ele almak yani çocukları olaylar gerçekleştikten sonra korkularını ifade etmeleri konusunda cesaretlendirmek ,bu korkuları dindirmeye yardımcı olmadığı gibi, arttırmaktadır. Slone bunun yerine çocukları zor sahnelere ve travmatik deneyimlere hazırlayabilecek uzun vadeli programlara geçmeyi önermektedir.

“Çocuklar doğrudan ya da dolaylı olarak, haberler vs. yoluyla, politik şiddete maruz kalmaktadırlar. Ancak, bu durumlarla, sadece kısa dönemli ve olayların hemen ardından yayınlanan programlar yoluyla baş edilmeye çalışılıyor.” diyor. Slone… terörün çocuklar üzerindeki etkisi konusunda diğer ülkelerin de uzun vadeli stratejilerinin olmadığı görülüyor… Bu noktada,çocukların travmaya bağlı ciddi davranış bozukluklarıyla büyümelerini önlemek ve kontrolleri dışındaki durumlarda güçlerini arttırmak amacıyla ,uzun vadeli programlar geliştirmek gerekliliği ortaya çıkıyor”

Slone ve arkadaşları,bu amaçla, çocukları, politik şiddetle baş edebilme konusunda hazırlamaya yardımcı olacak bir deney kiti oluşturdular. Birçok okulda test edilmemiş olmasına rağmen bu kit, yeni göçmenlere yönelik eğitim merkezlerinde yapılan ilk denemelerde başarılı oldu.

Politik şiddete maruz kalma derecesini ölçmek için Slone .binlerce çocuğun, maruz kaldıkları olaylarla ilgili sorulan sorulara verdikleri cevapları ve fiziksel tepkileri temel alan bir katalog oluşturdu. Slone bu verileri ayrıca, bu durumun çocuklar üzerindeki zararının etkisini ölçmek için bir ölçek geliştirmek için de kullandı.

Slone ölçümlerde, yüksek bir korku derecesi buldu:Bu oran, İsrailli çocuklarda, Filistin halkının başkaldırısından önce bulunmuş olan seviyeden on kez daha fazla /Amerikalı çocuklar arasında ölçülmüş olan seviyeden ise otuz kez daha fazla idi. Slone’a göre, psikolojik danışmanlık merkezlerine yapılan başvuruların %30’unun nedeni terör saldırıları idi .Slone’un konferansta sunduğu verilere göre çoğu İsrailli ve Filistinli çocuklar net bir şekilde travma sonrası stres bozukluğu sendromu belirtileri gösteriyorlardı. (Tel Aviv Üniversitesi Adler Araştırma Merkezi’nden Profesör Zahava Solomon tarafından yapılan araştırma ,West Bank’teki Filistinli çocukların tahmini olarak %70’inin, İsrail’deki Musevi çocukların %43’ünün, ve İsrail’deki Arap çocuklarının %50’sinin travma sonrası stres özelliklerinden yakındıklarını göstermektedir. Solomon’un araştırmasına göre küçük yerleşim alanlarında yaşayan Musevi çocuklarının %30’u da bu sendromun belirtilerini göstermektedirler.)

Politik şiddete maruz kalmanın sonucunda ortaya çıkan endişe durumunun seviyesini ölçmek için Slone iki kısa film hazırladı. Bunlardan biri politik şiddet üzerine raporları içerirken (örneğin, terör saldırılarıyla ilgili haberler) diğeri politik şiddet yoktur.. Bu filmler iki ayrı gruba gösterilmektedir. Filmin gösterimine başlanmadan önce her grup üç altgruba ayrılmış. Altgruplardan biri hiçbir ön hazırlık almazken, ikinci grubun, İsrail’de bugün terör saldırılarından sonra yapıldığı gibi, hislerini ve korkularını ifade etmesine olanak tanınmış.

Slone’a göre en iyi ön hazırlığı üçüncü altgrup almış: Filmi görmeden önce “bilişsel yeniden yapılanma” adını verdiği bir oturum düzenlenmiş..bu bilişsel yapılanma, ilişkilerin ve tepkilerin analiz edilmesini ve daha iyi anlaşılmasını sağlayan bir araç. Katılımcılardan, belirli resimlerin onlara ne hatırlattığını söylemeleri istenmiş ve bu resimlere gösterdikleri tepkilerin sebeplerini anlamaları için tasarlanmış talimatlar verilmiş. Örneğin, terör saldırısına hiç uğramamış kişilere terör saldırısı resmine sert tepki vermeye yatkın oldukları açıklanmış. Çünkü bu durum onların hayatındaki başka bir zor olayla iç içe geçmiştir.

Şiddet içerikli filmi izledikten sonra, özel “bilişsel yeniden yapılanma” eğitimini alan altgrup, sıradan bir şekilde korkularını dışa vuran altgruba göre çok daha düşük bir endişe seviyesi göstermiştir. Slone’a göre, çocukların gördüklerini ve hissettiklerini kolayca söyleyip açıklamalarını doğal yollardan sağlamak kolay değildir… Süregelen strateji budur, ama bu yanlıştır. Slone bu savını şöyle destekliyor: Hislerini doğal bir şekilde açığa vuran altgrupta, içinde politik şiddet olmayan tarafsız bir film izledikten sonra bile endişe seviyesinin yükseldiği görülmektedir.

Slone’un geliştirdiği müdahale programı şiddete göreceli olarak düşük bir endişe seviyesiyle tepki gösteren çocuklarda tespit ettiği özellik kesitleri temel alınarak geliştirilmiştir. Bu özellikler içe dönüklük, tedbirli düşünme ve problem çözme yeteneği içerirmektedir. Slone’un yöntemiyle eğitilmiş öğretmenler bu özellikleri şarkılar ve hikayeler kullanarak kuvvetlendirmeyi amaç edinirler. Bu program esasen 11 ve 12 yaş çocukları için düşünülmüştür. Bu pilot programın sonuçlarına bağlı olarak, diğer yaş gruplarına uygulamak amacıyla genişletilmesine karar verilecektir. Ruth Sinai ‘Haaretz’

Bu sıralar, Etiyopya, Güney Amerika ve eski Sovyetler Birliği’ndeki eğitim merkezlerindeki çocuklara geniş çaplı uygulanan pilot program, etkileyici sonuçlar getirmektedir. “Bilişsel yeniden yapılanma” aktiviteleri sadece bu çocuklar arasındaki fiziksel endişe seviyesini düşürmekle kalmayıp, bu yeni göçmenlerin entegre olma sürecindeki şiddet seviyesini de düşürmeye yardımcı olmaktadır.

Ruth Sinai ‘Haaretz’