YEMEK SORUNLARI
Yazar : İvet ALBUKREK, Uzman Psikolojik Danışman
Eğer sizin çocuğunuzda makarna, pilav ve köfteden başka bir şey yemek istemiyorsa, elinizde tabakla onun peşinde koşturmaktan yorulduysanız ve onu defalarca sofraya çağırmaktan bıktıysanız, yukarıda sıralanan ya da benzer nedenlerle evinizde neredeyse bir kabus haline gelen yemek saatlerini günün en güzel zamanı haline getirmek elinizde.
Beslenme, canlının gelişimi için gerekli olan doğal bir ihtiyaçtır. Ancak, beslenme ortamı sağlıksız olduğunda, çocuk ve aile olumsuz bir şekilde koşullanacağından, bu doğal ihtiyaç çekilmez bir azap haline dönüşebilir.
Bazı annelerin çocuğun kilosu ve yeterli beslenememesi ile ilgili endişeleri, yemek satini anne ve çocuk için kabusa dönüştürebilir. Saplantıya dönüşen bu endişe ile bazı anneler, çocuğun geri çıkardığı meyva suyu miktarı kadar meyva suyunu ona tekrar içirmeye çalışırlar veya çocuk okul çağına gelinceye kadar onu ezilmiş gıda ile beslemeyi sürdürebilirler.
Çocuğun az da olsa kilo kaybetmesi ve çeşitli gıdalardan belli ölçülerde almaması yine bazı annelerin kendi annelik becerilerini sorgulamalarına yol açabilir. Yemek sırasındaki nazlanmalardan yorgun düşen anneler giderek kendilerini beceriksiz, yetersiz anne olarak görerek, istemeden de olsa dizginleri çocuklarına teslim ederler. Artık hedef “yeter ki yesin”dir. Çocuğu televizyon seyrederken, resim yaparken, oyun oynarken ya da yerde yememek için tepinirken zorla yediren, elinde tabak veya çatalla çocuğunun peşinden koşturan, yediği taktirde oyuncak alan, yalvaran, yemediğinde çok üzüldüğünü söyleyen, tehdit eden, her türlü kaprise boyun eğen anne sayısı az değildir.
Annenin yemek konusundaki aşırı duyarlılığı, bir yandan yemek yemeyi sorun haline getirir, öte yandan da anne-çocuk, anne-baba hatta aile-çocuk iletişimini zedeler. Sevmediği yemeği yemesi için ya da yeterli derecede yediği halde, tabağını sıyırması için zorlanan çocukta yemeğe karşı olumsuz bir tutum meydana gelir. Bu olumsuzluğun temelinde istenmeyen bir şeyin zorla yaptırılması yatar. Çocuğu yemek yemesi için zorlamak, onda tam tersi bir tepkiye yol açar. Zorlama ne kadar sık tekrarlanırsa, çocuk annenin bu konudaki duyarlılığını ne kadar çabuk fark ederse yemek yemeği o kadar şiddetle reddeder. Aynı çocuk okulda ya da yemeğe karşı aşırı duyarlılığı olmayan bir başka yetişkinin yanında kendi kendine hiç sorun çıkarmadan yemek yiyebilir. Bu durum yemek yedirmekte zorlanan anneleri şaşırtır, hatta kızdırır. Yemek konusunu sürekli gündemde tutan, başkalarıyla da bu konuyu çocuğun önünde tartışan anneler, çocuğun yemek konusundaki zıtlaşmasını daha da arttırırlar. Çocuklarla asla inatlaşmamak gerekir. Onlar anne babaları kadar yorgun ve sinirli olmadıklarından ve sadece o konuya odaklanabildiklerinden hep kazanırlar. Ancak tutarlı davranmayı beceren anne-babalar istediklerini yaptırmayı başarırlar.
Durumu dramatikleştirmeyin, kendinizi suçlamayın, kendinizi bir önceki kuşağın baskılarından koruyun, kendi çocuğunun her şeyi yediğini iddia eden arkadaşlarınızı dinlemeyin, umudunuzu kaybetmeyin. Çocuk eğitiminde kalıplardan kaçının, birkaç öğün az yemekle, bir tek o gün sebze yememekle, bir gün et yememekle ya da süt içmemekle çocuğun kilo kaybedebileceği ya da sağlıksız büyüyebileceği gibi yanlış bir saplantıdan kurtulun. Zorla yemek yedirme sonucu oluşacak kısır döngü içinde, çocukla aile arasında iletişimin bozulabileceğini ve sağlıksız beslenme ortamının çocukta öfke nöbetlerine sebep olabileceğini unutmayın. Yemek saatine yakın, benzer krizler yaşanacak stresiyle evde gergin bir hava eseceğini unutmayın, yemek saatlerini günün kabusu haline getirmeyin. Baskıyla, rüşvet ya da tehditle yemek yedirmek ne beden sağlığına, ne de ruh sağlığına yarar sağlayacaktır; tersine zararlı olacaktır.
Bütün gün yemek yemeyen çocuğunun en azından sütünü içiyor olması bazı anneler için en büyük teselli kaynağıdır. Ancak çocuk için en yararlı besinlerden biri olan süt, günde yarım litreden fazla içildiğinde, çocuğun diğer yiyeceklere karşı iştahını yok edecektir. Yemek yemese de, istediği kadar süt içebileceğini bilen çocuk, istemediklerini yememekte direnmeye devam edecektir.
ÇATIŞMALARI ENGELLEMENİN YOLLARI
-
Çocuk kaşığı tutup ağzına götürmeyi başardığı andan itibaren (yaklaşık 1 ;5 yaş) yiyebilir kendi kendine yemesi için teşvik edin. 2-2.5 yaşından başlayarak kendi sandalyesinde, kendi derin tabağında, döke saça da olsa bütün yemeğini kendi kendine yemesine fırsat verin. Bunun için gerekli olan sabrı gösterin.
-
Yemek ortamının sakin, keyifli, stressiz olmasına özen gösterin. Aile üyelerinin aynı sofrayı paylaşmasını sağlayın; yemek saatinde olmuyorsa en azından meyve saatinde beraber olmaya özen gösterin. Televizyonun kapalı olmasına ve tüm ailenin bir arada olabildiği bu zamanın günlük olayların paylaşıldığı, duygu ve düşüncelerin aktarıldığı bir sohbet havasında geçmesine özen gösterin.
-
Kendi kendine yemek alışkanlığını oturtmak için, büyük bir tabağa çok az miktarda yemek koyun; hem tabağındaki yemek miktarı çocuğun gözünü korkutmamış olacak, hem de çocuk tabağındakini yiyip bitirmiş olmanın keyfini yaşayacaktır. Sofrada sevdiği türden yemeğin bulunmasına dikkat edin. Çocuğa bu alışkanlığı kazandırdıktan sonra, sevdiği yiyeceklerle beraber yemesi gereken diğer yiyeceklerden de tabağına koyun ve bunları yemediği takdirde sevdiği yiyeceklerden kesinlikle daha fazla vermeyin. Bir süre sonra karnını doyurması için diğer yiyeceklerden de denemesi gerektiğini öğrenecektir. Tüm bunları yaparken oldukça sakin bir ses tonuyla yumuşak bir yaklaşım sergileyin. Çocuğunuzun kendi tabağına istediği kadar yiyeceğini koymasına izin verin.
-
Sofraya gelmek istemeyen çocukla güç mücadelesine girmekten kaçının, televizyondaki program bitince ya da saat çalınca sofraya oturulacağını ona anlatın. O sofraya gelse de gelmese de siz yemeğinize devam edin. Bitirdikten sonra ya da saptadığınız bir süreden sonra sofrayı kaldırın. Zamanında gelemiyorsa bir sonraki sefer için yüreklendirin ve bir sonraki öğüne kadar farklı bir yiyecek vermeyin.
-
Yemek yerken onun tabağıyla ilgilenmemeye hatta ona bakmamaya özen gösterin. Yediğinde yemediğinden daha çok ilgi göreceğini öğretmek için daha önce yemediği herhangi bir şeyi yediğinde ya da tabağındakini bitirdiğinde onu yüreklendirin, yemediğinde veya az yediğinde onunla ilgilenmeyin.
-
Okul öncesi çocukların zevklerinin bir gecede değişebileceğini, çocuğun bir gün favorisi olan bir yiyeceği ertesi gün geri çevirebileceği gerçeğini doğal karşılayın. Yiyecekleri zaman zaman seçmesine izin verin. Yeni besini çocuk açken ve az miktarda verin. Çocukta herhangi bir olumsuz tepki görülmezse miktarı arttırın. Yeni bir besine alıştıktan birkaç gün sonra yeni bir besin deneyin. Daha az sevdiği yiyecekleri farklı şekillerde hazırlayın. Her yeni yemekten mutlaka bir kaşık tatmasına çaba gösterin ancak tattıktan sonra hiç hoşlanmadığı bir yiyecekte ısrarlı davranmayın. Gerçekten sevmediği bu yemekler sunulduğunda kibarca reddetmesini öğretin. Ayrıca alerjisi olduğu yemekleri kararlılıkla reddetmesi gerektiğini de öğretin.
-
Belli bir gün yemek listesini onun hazırlamasına izin verin. Belki de sizin hazırladığınız birkaç seçenekli bir listeden o karar verebilir.
-
Çocuğunuzu öğünlerde yemek yemeye alıştırın, yemek saati kavramını yerleştirin. Böylece vücudu ona yemek yeme zamanının geldiğini söyleyecektir. Öğün aralarında verilen abur cuburu kısıtlayın, her an ağzına bir şey tıkıştırmaktan vazgeçin, sevdiği çikolatayı öğün sonralarına saklayın.
-
Siz de öğün atlamadan, masa başında ve sağlıklı yiyecekler yiyerek ona örnek olun.
-
Çocuğunuzu alışverişe, planlamaya, sofra hazırlamaya ve servise yardıma teşvik edin. Çocuk hazır olur olmaz onu bekletmeden hemen yemek koymaya özen gösterin.
-
Damak zevkinin zamanla değiştiğini unutmayın. Çocukların çoğu büyüdükçe yeni lezzetler denemeye ve eskiden reddettiklerini tatmaya başlarlar. Sabırlı olun.
Bu önerileri uygulamaya karar verdiğinizde her konuda olduğu gibi burada da kararlı davranmak yani geri adım atmamak çok önemlidir. Bir süre kararlı davrandıktan sonra pes edip çocuğun kaprisine boyun eğmek işinizi zorlaştıracak, yemek alışkanlığının yerleşmesini geciktirecektir. Kararlı davranmak, sakin olmak ve çocuğun yemek sorununu umursamıyor görünmek ise yemek saatlerini kabus olmaktan kurtaracaktır.
Okul öncesi dönemde sorun olarak ortaya çıkan beslenme problemleri, ileriki yıllarda daha ciddi sorunlara dönüşebilir. Anne ya da babasıyla ilk çocukluk yıllarında yemekte güç mücadelesine girmiş olan bir çocuk, büyüdüğünde ya da ergenliğinde beslenme bozuklukları geliştirebilir.
Küçük yaşlarda yemek sorunu yaşamış veya yaşamamış olan ergeniniz uzun zamandır iştahsızsa, kilo kaybetmişse, kendisini banyoya kilitleyip kusuyorsa veya yememekten yorgun düşmüşse önce bir çocuk doktoruna; tıbbi açıdan bir problem yoksa bir psikoloğa başvurmayı ihmal etmeyin.