Çocuğun merak duygusu ile sorguladığı kavramlardan biri de ölümdür. 2,5-3 yaşında ‘Neden?’ diye sorgulamaya başlayan çocuk 5-6 yaşına geldiğinde özellikle cinsellik, doğum, Allah ve ölüm kavramlarını sorgulamaya, etrafında olup bitenleri anlamaya ve duyduğu kavramları anlamlandırmaya çalışır. Daha küçük yaşlarda görülen sorgulamalar içerisinde de ölüm kavramının yer aldığını görürüz. Kimi çocuk izlediği ya da arkadaşından duyduğu bu kavramı bazen oyunlarında bazen de öfkesini dile getirmek için kullanabilir; ancak çoğu çocuk bu kavramı, anlamını bilerek kullanmaz. Kötü bir kavram olduğunu idrak eden çocuklar, öğrenmeye çalıştıkları kelimeyi kullanarak anlamlandırmaya çalışırlar. Bu noktada çocuğa ölüm kavramını açıklamadan önce ona bu kavramın ne çağrıştırdığını sormak, ‘sence ‘ölmek ne demek?’ şeklinde sorular yöneltmek onda nelerin çağrıştığını anlamamızı kolaylaştırır.
Ölüm kavramını anlatmak yaş düzeyine göre değişkenlik gösterse de önemli olan çocuğun sorduğu kadarını cevaplamaktır. Gereksiz detaylara girmek çocuğun kaygısının artmasına ve aile yakınları ile ilgili endişelenmesine sebep olur. Kimi çocuk ölümü ‘uyumak’ gibi düşünür. Gece uykularına geçişte zorlanan çocukların bir kısmı uykuyu ‘ölmeye yatmak’ ile bağdaştırır. Hayatın durması, istedikleri gibi hareket edemeyecek olmaları, kontrolün ellerinde olmaması uykuyu ölümle bağdaştırmalarının bir sebebidir.
Ölüm kavramı mümkün oldukça somut kavramlar ile anlatılmalıdır. Henüz soyut düşünme becerisine sahip olmayan çocuklara ‘Deden öldü; ama kalbimizde yaşıyor/ bizi yukarıdan izliyor/ seni duyabiliyor’ gibi söylemlerde bulunmak onları korkutmaktan başka bir işe yaramaz. Ölüm kavramı anlatılırken mümkün oldukça artık ölen kişinin 5 duyuyu gerçekleştiremeyeceğini, ona dokunmayacağımızı, sarılamayacağımızı, onu öpemeyeceğimizi, duyamayacağımızı, göremeyeceğimizi vurgulamak; onu özlediğimizde kalbimizde sevgisini hatırlayıp hissedebileceğimizi, eşyalarına, fotoğraflarına bakıp hatırlayabileceğimizi, en sevdiği yemek hakkında konuşarak onu yad edebileceğimizi vurgulamak çocukların süreci anlamalarına yardımcı olacaktır.
Bu süreçte çocuklara ölümü doğadan örneklerle de anlatabilirsiniz. Yaprakların eski yeşilliğini kaybetmesi ve rüzgarın kurumuş yaprakları zaman içerisinde ufalaması, kışın toprağın altına giren karıncaların bir sonraki yaz döneminde sadece bir kısmının gün yüzüne çıkabilmesi gibi örnekler üzerinden anlatımlar gerçekleştirilebilir. Çocukların ölüm kavramını biraz daha iyi algılamaya başladıkları durumda ilk akıllarına gelecek olan soru ‘Siz de mi öleceksiniz?/ Ben de mi öleceğim?’ olabilmektedir. Bu sorular karşısında da mümkün oldukça doğru ve net cevaplar vermek, kaygılarını arttırmamak önemlidir. Aile ağacının oluşturulması, şuan ne kadar sağlıklı olduğunuzu konuşmanız, yediklerinize dikkat etmenizden sağlığınız için spor yapmanıza kadar uzanan örnekler ile ‘şuan’ı ele almasını sağlamanız, önünüzde daha gerçekleştireceğiniz birçok planlarınızın olduğundan bahsetmeniz çocuğunuzun rahatlamasına yardımcı olacaktır.
Kendi yakınından birinin ölümü ile bu kavramla tanışmak zorunda kalan çocuk birtakım tepkiler geliştirebilir. İçe kapanma, bebeksi davranışlar sergileme, hırçınlaşma, kural tanımama, uykuya dalmada zorluk çekme, kabus görme, sevdiklerini kaybedecek korkusuna kapılma gibi tepkiler normal karşılanmalı, çocuğun üzüleceğini düşünerek ölen kişi hakkında konuşulmaması, duygularını dile getirmesinin engellenmesi, ağlamasına izin verilmemesi yapılan yanlışlar arasındadır. Mezarlık ziyaretlerinin ergenlik öncesinde gerçekleştirilmesi çok tercih edilmese de bazı aileler kendi inançlarına göre hareket edebilmektedir. Mezarlığı ‘kabristan’, hayatta olmayanların bahçesi olarak aktarmak, onlar için gidip dua edilen bir yer olduğunu vurgulamak ölüm kavramının çocukların aklında netlik kazanmasını sağlayacaktır. Herkesin kendi dini inancına göre bu açıklamanın yapılması, yalan söylenmemesi, yanlış bilgilerin aktarılmaması, korkutucu öğelere başvurulmaması sürecin daha rahat atlatılmasına yardımcı olacaktır. Çocuğun yasını yaşamasına izin vermek ve baş edemediğini gördüğünüz noktada profesyonel yardım almasını desteklemek yerinde olacaktır.
Uzm. Klinik Psk. Mirey Kasuto