AİLEM, BEN BİR DE MS
Yazar : Ditsa ALATON, Eğitim Danışmanı – Psikolog
Jüri üyesi olarak katılmaktan onur duyduğum ve BAYER ilaç firması tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen Ailem, Ben, bir de MS Resim Yarışması, beni, hastalık yaşanan ailelerde, çocuk ve gençlerin renkle anlatımlarının zenginliğini paylaşmaya yönlendirdi.
6-10 ve 11-16 yaş kategorilerinde çocuk ve gençlerin katıldığı bu yarışmada sergilenen tüm resimler, tanınmadığında, önlem alınmadığında, özürlülüğe yol açan bir beyin ve omurilik hastalığı olan MS multiplskleroz hastalığını tanıtmakta toplum bilincini arttırmakta büyük önem taşımaktadır.
Gelişim sürecindeki çocuk ve gençler, aile bireylerinde veya kendi sağlıklarında oluşan kayıptan dolayı çaresizlik duygusu yaşarlar… Ailelerinde veya kendilerinde kronik bir hastalığı olan ergenler kendilerini akranlarından farklı hissederler. Gelecekle ilgili kaygıları artmış ümitleri zedelenmiştir. Çocukluk dönemini geride bırakan ergen, bir daha yaşayamıyacağı o güvenli dönemin yasını yaşarken, ailedeki hastalık, kayıp ve yasın yükünü ağırlaştırmıştır. Bu ağırlık, bir yandan belirsizlik ve hüzünü getirirken, diğer yandan büyümeyi ve olgunlaşmayı hızlandırmıştır.İşte tam bu noktada sanat ve yaratıcılık yeni bir dil yeni bir anlatım aracı olarak kişiyi rahatlatıp yüceltirken, toplumun dikkatini hastalığın sosyal boyutuna çeker.
Yaratıcılık uygarlık tarihi kadar eskidir. Bireysel ve kişisel olduğu kadar içinde yaşadığı toplumun kültürel gelişimini sembolize eder. Sanat, toplum içindeki yaşam tarzlarını yansıtırken, kişisel ifade ve yaratıcı fikir forumu oluşturulmasına yardımcı olur. Sanat, özellikle çocuklarda kontrol mekanizmalarını azaltır. Resimle anlatım, aile içi dinamikleri, etkileşimleri, iletişim şekillerini gözlemlemede , görülenleri, yaşananları yeni bir yolla ifade etmeyi sağlar. Çocuk, aile içindeki konumunu, hastalığın kendisi ve diğer aile bireyleri için anlamını, adeta kendinden bir parçaymış gibi korkusuzca resme yansıtır. Bir yandan aile acı veren korkutan olaylarla baş etmeye çalışırken, estetik ve eğlendirici bir yolla da yaşantısını tekrardan anlamlandırma ve anlatma fırsatını yaşar. Bu anlatım, çocuğun bedensel, ruhsal ve sanatsal bütünleşmesidir. Ailede süre gelen hastalıkların tedavi aşamalarında çocukların yaşantılarını, duygularını, düşünceleri, endişelerini, öfkeleri ve ümidi ifade biçimleri, aslında hayatın bir sanat eserine dönüşmesidir. Biricik olduğu kadar da evrenseldir.
Bir sanat aracı olarak resim, kişinin gelişim sürecini, çatışmalarını, aile içi travmalarını, toplumun hastalığı bakış açısını, renkleri kullanarak dillendirir. Resimli anlatımla çocuk, resmin doğasında var olan sözsüz görsel iletişimi sağlar. Söz yerine sembollerin ve renklerin kullanımı, anlatılması zor olanı, güç olanı, berraklaştırarak anlatmaktır. Diğer yandan yaşananın durumun ağırlığı, sözcük yerine sembollerle anlatıldığında daha az tehdit edici olur. Çocuk, genç, yarattığı ürünle ilişkiye girer aslında. Başkalarının, kendi yarattığı ürüne bakmasına izin vermek, paylaşmak anlatabilmek cesaret ister. Yarattığı resim aracılığı ile bakmamıza izin verdiği ürün, aslında, hayatını şekillendiren yaşantıların, inançların, duyguların, gerçeklerin kendi gözünden anlatımıdır.
MaxStern (1952) serbest resim yapmanın çocuklardaki oyun terapisi kadar rahatlatıcı ve tamir edici etkisinden, EdithKramer(1958)sanat uğraşısının iyileştirici etkisinden bahseder. Çocuk, resminde çizip, renklendirmek istediği yaşantıyı seçme, değiştirme, tekrar tekrar farklı şekillere sokarak anlatma imkanı bulur ve o hakkı istediği gibi kullanır. Çocuklar büyüklerden daha yaratıcıdır. Büyüklerin yapamadıklarını özgürce ve katıksızca yaparlar (Paul Klee) Çocuk resimleri gerçek bir yaratmadır. Çocuk bildiğini değil gördüğünü çizer: Bu resimler çocuğun bedensel, ruhsal, renksel ve çizimsel olarak yaşantısını anlatmasıdır.
Ailenin bir ferdinde veya çocuğun, gencin,kendisinde yaşanan kronik hastalıkla başetmede en önemli vurgu, hastalıktan dolayı yaşanan kayıp duygusunu inkar etmeyip bunun üzerine konuşabilmek,sanat ve yaratıcılığı kullanarak anlatmak, ifade edebilmek, paylaşabilmektir. Çocukların gerçek yaşantılarını sanat yoluyla anlatmalarına fırsat vermekle aslında, kendi duyarlılığımızı geliştirmekte, birbirimizle olan ilişkiyi arttırmaktayız. Baktığımız her resim, farklı kültürlerden gelse de, paylaştığımız her hayat hikayesi,bizi ötekine daha fazla yakınlaştırmakta, insani değerlerimizi zenginleştirmekte, yaşanan hastalığa dikkat çekerek konuyla ilgili toplumu eğitmekte, dayanışma bilincini arttırmaktadır.